Tokyo ve Kyoto’dan sonra Japonya’daki üçüncü durağım Osaka oldu. Tarihi ve kültürel zenginliğiyle dikkat çeken Osaka, “Tenka no Daidokoro” yani “Ülkenin Mutfağı” anlamına gelen bir unvana da sahip. O yüzden burada keyifli lezzetler de sizi bekliyor diyebilirim. Bu şehri iki gün içerisinde çok keyifli ve rahat bir şekilde gezebilirsiniz.
Bu şehirde yaklaşık 3 milyona yakın insan yaşıyor. Ayrıca Osaka şehri Japonya’nın ikinci büyük metropolitan bölgesi olan Keihanshin Metropol Alanı’nın da (Osaka, Kyoto, Kobe) bir parçası. O kısımları da dahil ederseniz toplam nüfus 19 milyon civarlarında oluyor. Bu şehirde Şintoizm ve Budizm genellikle iç içe geçmiş durumda ve halkın %85-90’ı bu iki dini birlikte benimsemiş durumda.
Renkli neon ışıkları, sokak lezzetiyle bezenmiş caddeleri ve hareketli atmosferiyle Osaka, Kyoto’dan sonra iyi geldi. Osaka, Japonya’nın Kansai bölgesinde yer alan ve ülkenin en büyük üçüncü şehri olarak bilinen dinamik bir metropol. Burası Meiji Dönemi’nde (1868-1912), Japonya’nın sanayi ve ticaret merkezi haline gelmiş. Burada keyifli zamanlar geçireceğinize eminim.
Burası Japonya’nın mizah merkezi olarak da kabul edilen bir lokasyon. Özellikle manzai (çift kişilik komedi) sanatının merkezi olan Yoshimoto Kogyo’nun Osaka’da olduğunun da altını çizeyim. O yüzden bir akşam vakit bulursanız gitmenizi öneririm.
Osaka’da birçok yerden daha fazla Daruma görebilirsiniz. Daruma, Japon kültüründe azim ve hedeflere ulaşmayı sembolize eden bir gelenek. Genellikle kırmızı renkte, yuvarlak bir figür ve Bodhidharma’yı temsil etmekte. İlk başta gözleri boş bırakılıyor ve bir hedef belirlenince bir göz boyanıyor. Hedefe ulaşıldığında ise diğer göz tamamlanıyor. Motivasyon kaynağı olarak kullanılan Daruma, pes etmemeyi ve kararlılığı simgeliyor.
Kyoto’dan Osaka’ya Ulaşım
Kyoto’dan Osaka’ya JR hızlı treni ile geldim. Yolculuk toplamda 30-40 dakika arası sürdü ve tek yön için 600 Yen ödedim. Eğer Shinkansen kullanmak isterseniz de yolculuk 15 dakika sürüyor ve ücreti ise 1.500 Yen civarlarında ama gerek yok derim. Bu arada Japonya’da metro, tren fark etmez, binerken biletinizi atmayın çünkü çıkışta da o biletleri kullanarak turnikelerden geçiyorsunuz. Aksi durumda ceza ödemek durumunda kalırsınız.
Kansai Havalimanına Ulaşım
Kansai Uluslararası Havaalanı (KIX), Japonya’nın Osaka Körfezi’ndeki yapay bir ada üzerine inşa edilmiş ilginç ve değişik bir yapı. Her sene belirli miktarda çöken bu yapay ada ile ilgili çözüm arayışları halen devam ediyormuş. Burası Japonya’nın meşhur büyük depremlerinden hiçbir sorun olmadan çıkan bir yer. Bu havalimanına veya havalimanından merkeze tren, otobüs veya taksi ile ulaşım mümkün. JR Haruka Ekspres Treni Osaka’dan yaklaşık 50 dakika (Kyoto’dan ise 75 dakika) civarlarında sürüyor ve ücreti 1.300 Yen civarlarında. Otobüs ile gitmek istenirse de 45-70 dakika arasında bir süre alıyor ve ücreti 1.700 Yen civarlarında. Eğer taksiyi tercih ederseniz (-ki hiç gerek yok) yine 45-50 dakika civarlarında sürüyor ve ücreti yaklaşık 15.000-20.000 Yen arasında değişiyor. Bana sorarsanız en basit ve hızlı ulaşım aracı tren.
Osaka’da Konaklama
Osaka’da kaldığım zamanlarda APA Hotel & Resort Osaka Umeda’da konakladım. APA Hotel Japonya’nın en büyük otel zincirlerinden bir tanesi. Oldukça da temiz ve düzgün hizmetleri var. Erken gelme durumunda valizlerinizi de otele rahatlıkla bırakabiliyorsunuz. O yüzden konaklamanız için net şekilde tavsiye ederim.
Ek olarak dünyanın ilk kapsül oteli olan Capsule Inn Osaka’da burada bulunuyor. Ben artık kapsül otel deneyimine doyduğum için burada kalmadım ama bu deneyimi yaşamak isterseniz 1979 yılında mimar Kisho Kurokawa tarafından tasarlanan ve açılan bu yeri de bir görmenizi tasviye ederim.
Osaka’da Gezilecek Yerler
Aşağıdaki planlamayı çok zorda kalırsanız bir günde tamamlama imkanınızda olabilir ama önerim 2 günde rahat ve sakin şekilde gezmeniz yönünde. Osaka tadı çıkarılması gereken bir şehir.
Tenjinbashi-Suji (No 1)
İlk notum eğer vaktiniz kısıtlı ise burası zorunlu bir lokasyon değil. Burası yaklaşık 2.6 kilometre uzunluğunda ve Japonya’nın en uzun alışveriş caddesi. Kapalı olduğundan dolayı da günün her saatinde gezmek kolay. Osaka’ya özgü takoyaki, okonomiyaki ve kushikatsu gibi yemekleri burada kolayca bulabilirsiniz.
Buraya kadar gelmişken de hemen yakında yer alan Tenmangu Tapınağı’nı da görebilirsiniz. Bu tapınak Japonya’nın en önemli Şinto tapınaklarından bir tanesi. Burası eğitim ve akademinin tanrısı olarak bilinen Sugawara no Michizane’ye adanmış. 10. yüzyılda inşa edilen tapınak, her yıl Temmuz ayında düzenlenen Tenjin Matsuri Festivali ile ünlü kazanmış durumda.
Umeda Sky Building (No: 1)
Umeda Sky Building tam olarak 173 metre yüksekliğinde bir yapı. Üst katında yer alan Floating Garden Observatory’den Osaka’nın 360 derece panoramik manzarasını izleyebilirsiniz. Buranın gün batımına doğru daha keyifli olacağını söyleyeyim. Üst katlara çıkarken kullanılan cam asansörler de gerçekten ayrı bir güzel. Burası sabah 09:30 ile akşam 22:30 arasında açık. En son bilet ücreti ise kişi başı 2.000 Yen. Açıkçası Osaka’nın gökyüzünden görülecek eşsiz bir manzarası yok. O yüzden burayı görmezseniz de bir eksiklik olarak düşünmeyin derim.
Osaka Kalesi (Osaka-jo) ( No: 2)
İlk olarak 1583 yılında Toyotomi Hideyoshi tarafından inşa edilen kale, o dönemde Japonya’nın birleştirilmesi hedefinin sembolü olarak tasarlanmış. Bu ikonik yapı Tokugawa Shogunluğu tarafından 1615’teki Osaka Yaz Savaşı’nda tamamen yıkılmış, yeniden inşa edilmiş. 1665 yılında bir yıldırım düşmesi sonucu kale büyük bir yangınla yok olmuş sonra yeniden inşa edilmiş. Bugünkü hali ise 1931 yılında çelik ve beton kullanılarak restore edilmiş. Kalenin yanına gittiğinizde ilk dikkatinizi çeken şey belki de yüksek taş duvarlar ve hendekler olacak. Bunların amacı savunma niyetiyle tasarlanmış olsa da, Toyotomi Hideyoshi’nin gücünü simgelemek amacıyla da yapıldığı söylenmekte.
Kalenin çatısında ve duvarlarında yer alan dekoratif detayların neredeyse hepsi altın kaplama. Bunun en temel nedeni ise Toyotomi Hideyoshi’nin zenginliğini ve gücünü temsil etmek amacıyla yapılmış olması. Kalenin çevresinde yer alan Osaka Castle Park ile bu tarihi yapı gerçekten keyifli bir ahenk içerisinde. Giriş ücreti 160 TL civarlarında. Ortalama burayı gezmek için 50-60 dakika yeterli olacaktır. Bazen önünde sıralar oluştuğu için belki erken gelmek iyi olabilir. Ek olarak buranın çevresinde parkta yürümenizi de mutlaka öneririm.
Dotonbori (No:3)
Dotonbori bölgesi Osaka’nın en canlı, büyüleyici ve ikonik noktası denilebilir. Buraya kesinlikle gece de gelmelisiniz. Renkli neon ışıkları, dev reklam panoları ve hareketli atmosferiyle tanınan Dotonbori’nin en ikonik panosu ise Glico koşucusu tabelasının olduğu kısım. Bu arada Glico tabelası, enerji ve başarıyı simgeliyormuş. Panoda yer alan atlet figürü, Glico ürünlerinin enerji verdiğini vurgulayıp, zafer ve dinamizmin görsel bir ifadesi olarak oraya koyulmuş. Yani bir sporcu veya spor dalı ile alakalı değil.
Burası adını 1612 yılında yapılan bir kanal olan Dotonbori Nehri’nden almış. Şehrin bu kısmı çok uzun süredir Osaka’nın sosyal ve ticari merkezi konumundaymış. Burada çok keyifli caddeler ve sokak lezzetleri bulacağınızı garanti edebilirim. Özellikle ve özellikle takoyaki (ahtapot topları) ve okonomiyaki (Japon pankeki) gibi tatları buradaki restoranlarda da denemelisiniz. Bir diğer eğlenceli detay ise aslında Dotonbori’de yer alan restoranların dış cephelerindeki ilginç ve devasa büyüklükteki tabelalar. Gerçekten kendinizi bir eğlence dünyasının içerisinde sanabilirsiniz.
Dotonbori’ye kadar gelmişken de Hozenji Yokocho’ye uğramayı unutmayın. Burası çok kısa ama geleneksel Japon atmosferini koruyan dar ve nostaljik bir sokak. Ortasında yer alan Hozenji Tapınağı’nı da gezebilirsiniz. Hem gündüz hem de gece gelmeniz gereken yerlerden bir tanesi.
Shinsaibashi Suji Osaka (No: 4)
Dotonbori ile neredeyse yan yana bulunan Shinsaibashi Suji, Osaka’nın en popüler alışveriş caddelerinden bir tanesi. Lüks ve uygun fiyatlı markaları burada bulabilirsiniz. Üzeri kapalı bir alışveriş caddesi (arcade) olduğu için de her hava koşulunda rahatlıkla gezilebilir.
America-Mura (No: 4)
Burası isminden de anlaşılacağı üzere Amerikan kültüründen ilham almış, enerjik ve genç bir atmosfere sahip bir bölge. Özellikle gençler ve alternatif kültüre ilgi duyanlar için cazip bir yer. Bölgenin kalbinde bulunan Triangle Park, yerel gençlerin buluşma noktası. Buranın ayrıca gece hayatının da etkili olduğunu belirteyim. Ek olarak America-Mura, Japonya’daki sokak modasının ve vintage alışverişin merkezi olarak görülüyor. Eğer alışveriş yapmayı seviyorsanız buraya bayılırsınız 😊
Kuromon Ichiba Pazarı (No:5)
Kuromon Ichiba yaklaşık 600 metre uzunluğunda olan Osaka’nın ünlü bir pazar yeri. Burası “Osaka’nın Mutfağı” olarak da biliniyor. Taze deniz ürünleri, wagyu eti, takoyaki, sushi ve meyveler gibi yerel lezzetlerle dolu bir pazardan bahsediyoruz. Ortam oldukça samimi ve lezzetlerde bir o kadar otantik. Burayı yaklaşık 30-40 dakikalık bir zaman diliminde gezebilirsiniz.
Namba Yasaka Jinja (No:6)
Namba Yasaka Jinja özellikle devasa aslan başı şeklindeki yapısıyla tanınan bir Şinto tapınağı. Tapınağın en dikkat çekici özelliği, 12 metre yüksekliğinde ve 11 metre genişliğindeki aslan başı şeklindeki ana yapısı. Aslanın ağzının açık olması kötü ruhları kovduğu ve aynı zamanda ibadet edenlere şans ve başarı getirdiği anlamına geliyormuş. Buraya gelerek şehrin kaosundan da biraz uzaklaşabilme ihtimaliniz olabilir. Burasının genellikle sabah 6:00’dan akşam 17:00 arası açık olduğunu da belirteyim.
Shitennō-ji (No:7)
593 yılında Prens Shotoku tarafından inşa edilen bu yapı, Japonya’nın ilk Budist tapınağı olarak geçiyor. Burası Japonya’nın ilk Budist tapınak düzeni olan garan düzenine göre inşa edilmiş. Sahip olduğu 5 katlı Japon pagodası, tapınağın en dikkat çekici yapılarından biri olarak geçiyor. Shitennō-ji aynı zamanda Japonya’daki ilk devlet destekli Budist tapınağı olma özelliğine de sahip.
Shinsekai Bölgesi (No: 8)
Osaka’da belki de en keyif alacağınız yerlerden bir tanesi Shinsekai bölgesi olabilir. Buranın anlamı ‘Yeni Dünya’ demek. 20. yüzyılın başlarında inşa edilen bu bölge, Osaka’nın modernleşme çabalarının bir parçası olarak tasarlanmış. Zaten onu gezmeye başlayınca da hissediyorsunuz. Shinsekai, 1912 yılında modern bir eğlence bölgesi olarak inşa edilmiş. Paris ve New York’tan ilham alınarak tasarlanmış. Buranın ikonu ise (birçok Osaka fotoğrafında görülen) Tsutenkaku Kulesi. 103 metre yüksekliğinde olan bu kule “Cennetle Bağlantı Kulesi” anlamına geliyor. Sokak boyunca sıralanan geleneksel restoranlar ve izakayaları (Japon barları) bol bol göreceksiniz. Burası eski ve modern Japonya’nın bir karışımı.
Osaka Akvaryum Kaiyukan (No: 9)
Osaka Akvaryumu Kaiyukan, dünyadaki en büyük ve en etkileyici akvaryumlardan bir tanesi olarak geçiyor. Bu akvaryumun içerisinde tam olarak 620 türü kapsayan 30.000 canlı bulunuyor. Gezdiğinizde özellikle Pasifik Okyanusu’nun biyolojik çeşitliliğini çok net şekilde göreceksiniz. Özellikle akvaryumun merkezinde bulunan ve kat kat aşağı inen devasa tankın içerisinde balina köpekbalıkları da dahil olmak üzere dev deniz canlılarını görebilirsiniz. Akvaryum içerisinde dünyanın hemen hemen her yerinden canlıları görebiliyorsunuz. Bazı bölümlerinde ise belirli türdeki deniz yıldızlarına ve vatozlara dokunarak interaktif bir deneyim yaşayabilmek mümkün. Burayı ortalama 1,5 saatte rahatlıkla gezebilirsiniz. Bilet ücretlerine ise buradan erişebilirsiniz.
Universal Stüdyoları (No: 10)
2001 yılında açılan Universal Stüdyoları Osaka’nın en meşhur tema parkı. İçerisinde The Wizarding World of Harry Potter, Super Nintendo World, Jurassic Park ve Minion Park gibi tematik alanları bulunuyor. Açıkçası ben artık her gittiğim şehirde karşılaştığım için Universal Stüdyo’ları çok ilgi çekici gelmiyor. O yüzden buraya girmedim ama girmek isterseniz ücreti yaklaşık 9.000 Yen.
Osaka’da Yeme ve İçme
Takoyaki
Küçük yuvarlak hamur topları içinde ahtapot parçaları bulunan Takoyaki Osaka’nın en ünlü lezzetlerinden. Talebe göre üzerine takoyaki sosu, mayonez, bonito balık pulları ve nori serpilebiliyor. Bunu özellikle sokak satıcılarından yemenizi öneririm. Osaka’da hemen hemen her yerde rahatlıkla bulabileceğiniz bir lezzet.
Sushi
Osaka’da suşi kültürü tüm Japonya’da olduğu gibi geniş ve zengin. Japonya bir ada ülkesi olduğu için taze deniz ürünleri burada fazlasıyla bol. Neredeyse her yemekte deniz mahsülleri karşınıza çıkıyor. Osaka’da sushi için Harukoma’yı tercih edebilirsiniz. Şehrin birçok yerinde şubesi de var.
Japon Pankek
Japon Pankek, diğer adıyla Japon Sufle Pankek, Japon mutfağının özgün ve popüler tatlılarından bir tanesi. Bu pankek alışılmış pankek’lerden biraz farklı. Hem yüksek hem hafif hem de çok yumuşak.
Kaiten Zushi
Kaiten Zushi, aslında “dönen suşi” anlamına geliyor ve Japonya’da oldukça popüler bir suşi restoran türü. Bu restoranlarda, konveyör bant üzerinde dönen yiyeceklerden istediğinizi alabiliyorsunuz. Tabaklar farklı renklerde olup her renk, farklı bir fiyatı temsil ediyor; böylece yemeğinizin sonunda tabağın rengine göre ödeme yapıyorsunuz. Ayrıca, önünüzdeki ekranlardan özel sipariş de verebilirsiniz. Japonya’ya gelmişken bu eğlenceli deneyimi en az bir kez denemenizi kesinlikle öneririm! Özellikle Dotonbori’de çok fazla güzel mekan var.
Sashimi
Sashimi, çiğ deniz ürünlerinin ince dilimler halinde kesilerek sunulmasıyla hazırlanan bir yemek. Japonca’da “sashimi” kelimesi aslında “kesilmiş et” anlamına gelmekte. Sashimi, suşiyle karıştırılabiliyor ancak suşiden farklı olarak pirinç içermiyor. Yalnızca taze balık veya deniz ürünü şeklinde sunulmakta. Genellikle yanında soya sosu, wasabi ve rendelenmiş zencefil gibi eşlikçilerle servis ediliyor.
Ramen
Aslında Ramen, Japonya’da kendine özgü bir yer edinmiş bir Noodle çorbası. Japon mutfağından gelmemesine rağmen, burada oldukça popüler ve vazgeçilmez bir lezzet haline gelmiş. İnce uzun erişteler, et veya balık bazlı lezzetli bir çorba ve çeşitli garnitürlerle hazırlanıyor. Çorba, genellikle kemik suyu, balık veya sebze bazlı olarak yapılmakta. Bizim alıştığımız çorbalardan biraz farklı; içinde pek çok bileşen var ama oldukça doyurucu.
Edamame
Otursam saatlerce yerim 🙂 Edamame, Japon mutfağında sıkça tüketilen, genç ve olgunlaşmamış soya fasulyesi. Genellikle kabuklu olarak buharda pişirilir ve hafifçe tuzlanarak servis edilir. Protein, lif ve vitamin açısından zengin, sağlıklı bir atıştırmalık olarak biliniyor.
Tempura
Japonya’da en sevdiğim lezzetlerden biri kesinlikle tempura oldu diyebilirim. Aslında tempura bir kızartma türü ve Japon mutfağında sebzeler, deniz ürünleri veya bazı etlerin hafif bir hamura batırılarak kızartılmasıyla yapılan lezzetli bir yemek. Hafif ve çıtır yapısıyla gerçekten harika oluyor.
Okonomiyaki
Okonomiyaki, bir tür tuzlu krep veya omlet gibi düşünebilirsiniz. Sebze, et, deniz ürünleri ve çeşitli malzemelerle hazırlanan bir Japon yemeği. Tarifleri bölgeden bölgeye farklılık gösterse de, okonomiyaki hamuru genellikle un, su, dashi (balık suyu), yumurta ve ince doğranmış lahana karışımıyla yapılıyor. Yenilebilir bir yemek olsa da bana çok lezzetli gelmedi; Japon mutfağında tuzun az kullanılması nedeniyle tadı biraz yavan buldum. Mekan olarak ise Ajinoya-Okonomiyaki’yi tavsiye edebilirim.
Udon
Udon, Japon mutfağına özgü kalın buğday unu eriştesi ve hem sıcak hem de soğuk olarak farklı şekillerde tüketilebiliyor. Genellikle soya sosu ile tatlandırılıyor ve çeşitli sebzelerle karıştırıldığında oldukça doyurucu ve keyifli bir lezzet ortaya çıkıyor. Udon, sade ama lezzetli bir yemek ve Japon mutfağının vazgeçilmezlerinden biri.
Tamagoyaki
Tamagoyaki, Japon mutfağında popüler olan tatlımsı bir omlet. Yumurta, soya sosu, mirin ve şeker karışımıyla yapılıyor ve ince katmanlar halinde pişirilip rulo şeklinde sarılıyor. Genellikle kahvaltılarda veya suşi yanında servis edilmekte.
Kobe Eti (Dünyanın En Pahalı Eti)
Bugüne kadar yediğim en lezzetli et diyebilirim. Kobe eti gerçekten unvanını hak ediyor. Yağ ve et oranının ete dengeli bir şekilde dağılması, her lokmada yumuşak ve sulu bir dokuya sahip olması onu lezzetli yapan en önemli unsurlarından. Kobe Eti özenle beslenen Tajima-gyu cinsi sığırlardan elde ediliyor ve çok sıkı kalite kontrol standartlarına göre yetiştiriliyor. Osaka’ya çok yakın yerde Kobe etini yerinde de yiyebileceğinizi unutmayın.
Bir yanıt yazın