Avrupa Birliği’ne 1986 yılında tam üye olan İspanya’nın başkenti olan Madrid oldukça güzel ve etkileyici bir şehir. Avrupa’nın üçüncü büyük şehri olan Madrid aynı zamanda Avrupa’nın en yüksek başkenti olma özelliğine de sahip.
Tarihi geçmişi ve mimari yapıları ile kendinden söz ettiren bu şehir, Real Madrid ve Atletico Madrid gibi dünya çapında bilinen iki büyük spor kulübüne de ev sahipliği yapıyor. Bu yönüyle Madrid tam bir futbol şehri. Madrid’de şehir içi ulaşım oldukça kolay. Birçok yeri yürüyerek rahatlıkla gezebilirsiniz. Büyük caddeleri, gösterişli meydanları, kendine özgün mutfağı, her an canlı şehir hayatı ile Madrid’de keyifli bir zaman geçireceğinize inanıyorum. İki defa geldiğim bu güzel şehre ait notlarımı sizler için aşağıda toparlamaya çalıştım.
Bu güzel şehri gezmek ve keşfetmek için 2-3 günlük süre yeterli olacaktır. Umarım gezinize katkısı olabilecek notları aşağıda bulursunuz. Şimdiden keyifli seyahatler 🙂
ULAŞIM
METRO: 1919 yılında faaliyete başlayan Madrid metrosu, Dünya’nın en büyük üçüncü metrosu olma özelliğine sahip. 12 farklı hat üzerinden birbirine bağlı olan Madrid metrosunda her hat ayrı bir renk ile gösteriliyor. Bundan dolayı gideceğiniz yönün rengini bilmeniz işinizi oldukça kolaylaştırıyor. Metroyu kullanarak Madrid’i çok rahat bir şekilde gezebilirsiniz. Her metro istasyonunda biniş kartı almak için otomatlar mevcut. En düşük bilet ücreti 2,80 Euro. Dilerseniz 10 biniş hakkına sahip metro kartını 12,20 Euro’ya da alabilirsiniz. Madrid Metrosunda iç aktarmalar mevcut olduğu için istasyonlar arasında rahatlıkla geçiş yapabiliyorsunuz. Havalimanından yeşil metro hattına binerek şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Bilet ve metro hakkında daha detaylı bilgi için > https://www.metromadrid.es/en/travel-in-the-metro/fares-and-tickets/tickets
TAKSİ: Madrid’de de taksi ücretleri çok pahalı değil. Pazartesi ve Cuma günleri sabah 7 ile akşam 9 arasında taksimetre açılışı 2,50 Euro. Bu günler ve saat aralıklarında kilometre başına ise 1,10 Euro atıyor. Biraz önce söylediğim saatler ve günler dışında ise taksimetre açılışı 3,10 Euro ve kilometrede 1,30 Euro atıyor. Yeni yıl ve Christmas günlerinde akşam 9 ile sabah 7 arasında ekstra 6,70 Euro alınıyor. Şehir merkezinden taksi ile havaalanına ulaşım 10-15 dk. Civarında (trafik olmadan) sürüyor ve 15-20 Euro arasında tutuyor.
ŞEHİRLERARASI OTOBÜS: Madrid’de ‘Estacion Sur de Madrid’ ve ‘Estacion de Avenida de America’ olmak üzere iki adet otobüs terminali bulunuyor. Sur de Madrid şehrin biraz dışında. Buraya gri metro hattı ile ulaşabilirsiniz. Bu istasyon için Mendez Alvaro metro istasyonunda inmeniz gerekiyor. Avenida de America’ya gitmek için ise turuncu, mor ve kahverengi metro hatlarını kullanabilirsiniz. Bu istasyon için Avenida de America metro durağında inmeniz gerekiyor. Geldiğiniz terminalin ismine özellikle dikkat etmenizi öneririm. Geliş farklı bir terminale olabilirken gidiş farklı bir terminalden olabiliyor. Madrid’de en çok tercih edilen otobüs firmaları ise ALSA ve AVANZA. Her iki markayı gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz. Madrid-Barselona arası 60 ila 70 Euro, Madrid-Valensiya arası ise 35-45 Euro arasında değişiyor. Bilet alımı için ise https://www.busbud.com/en sitesini tavsiye ederim. Biletinizi online aldığınızda herhangi bir çıktıya gerek duymadan direkt olarak otobüse binebilirsiniz.
ŞEHİR İÇİ OTOBÜS: Madrid’de otobüs kullanmak isterseniz de kişi başı tek bilet 1,20 Euro. Yine otobüs içinde 10 gidiş hakkına sahip kartları 12,20 Euroya alabilirsiniz. Otobüse binmek bir tercih ama ben metroyu tavsiye ederim.
İLETİŞİM
Madrid’e geldiğiniz buradan bir cep telefonu hattı almak isterseniz LYCA operatörüne ait rakamlar şu şekilde. 30 Günlük 5 GB, 800 Dakika hakka sahip (Tüm Avrupa Birliği’nde geçerli) bir hattın maliyeti 15 Euro. 30 Günlük 10 GB, 2000 Dakika kullanım haklarına sahip hattın bedeli ise 20 Euro.
MADRİD YEMEK-İÇME
CANA: Yerel bir bira olan Cana, her yerde bulunmuyor. Bu birayı yoğun aramalarım sonucu Mercado de San Miguel pazarının yanında bulunan Frinsa La Conservera’da buldum. Güzel bir tadı vardı. Bir bardak Cana’nın fiyatı ise 1,70 Euro.
CURROS (Xurros): Kızarmış bir hamur tatlısı olan Curros, Madrid’de yenilmesi gereken yerel lezzetlerden bir tanesi. Curros için Sol meydanına çok yakın olan Tacita de Plata’yı tavsiye ederim. 5’lisi 2 Euro, çikolata sosu dahil olarak aldığınızda ise 2,5 Euro’ya geliyor.
BOCADILLO DE CALAMARES (Ekmek Arası Kalamar): Madrid’in meşhur lezzetlerinden bir diğeri ise ekmek arası kalamar. Plaza Mayor’un içerisinde ve Plaza Mayor’un alt sokağında bulunan Calle de Postas’da bu lezzeti tatmak için güzel mekanlar var. 1 adet ekmek arası kalamarın fiyatı ise 3 ile 6 Euro arasında değişiyor.
PANCON TOMATE (Zeytinyağlı Domatesli Ekmek): Ekmeğin üzerine önce zeytinyağı sonra domates sonra sarımsak sürüldükten sonra yenen bu lezzet tipik bir İspanyol lezzeti. İspanyollar bunu günün her saati yiyebiliyorlar ama en çok sabah kahvaltısında tüketiliyor.
PADRON (Pimientos de Padron): Galicia’nın Padron bölgesinde yetişen bu biberler yağda kızartıldıktan sonra üzerine tuz ve karabiber dökülerek servis ediliyor. Lezzetli ve güzel bir tadı var. Ben bu lezzeti çok sevdim. Çerez niyetine J
CAVA (İspanyol Şampanyası): İspanya’nın Penedes bölgesinin üzümlerinden üretilen bir şampanya türü olan Cava, yemeklerin öncesinde tercih edilen alkollü bir içecek.
TORTILLA (İspanyol Omleti): Genellikle sabah kahvaltılarında tercih edilen Tortilla, yumurta, soğan ve patatesten yapılıyor.
MANCHEGO PEYNİRİ: İspanya’nın en meşhur peynirlerinden biri olan Manchego yaklaşık beş aylık bekleme süresinin sonrasında satışa sunuluyor. Genellikle şarapların yanında tüketilen bu peynir türü yemeklerin yanında da kullanılıyor. Mutlaka denemenizi tavsiye ederim.
CLARA: Bir bardağında ¾’ünün bira, ¼’ünün sprite ve limon eklenmesiyle oluşan hafif ve oldukça lezzetli bir alkol. Birçok mekanda bulabileceğiniz bu alkollü içeceğin fiyatı 3 ila 5 Euro arasında değişiyor.
VERMOUTH DE GRİFO: Barselona ve Madrid’de yerel halkın tercih ettiği oldukça popüler içeceklerden bir tanesi. İspanya’nın birçok yerinde bu içecek bir gelenek. Genellikle sabah kahvaltısı ile öğle yemeği arasında tüketilmesine karşın günün her saati içilebiliyor. Şişelerden ziyade musluklardan içilmesi tavsiye ediliyor. Tadında kendine özgü aromatik baharatlar bulunan bu içeceği mutlaka denemenizi tavsiye ederim. Bir bardağının fiyatı 2,5 Euro civarlarında değişiyor. Özellikle et restoranlarında yemeklerin sonrasında ağırlığı alması içinde ikram ediliyor.
MADRİD’DE KAHVALTI
İspanya’nın birçok şehrinde Türkiye’de yediğimiz tarzda bir kahvaltı bulabilmek çok zor. Buradaki kahvaltılar daha sade (kruvasan vb.) ve kısa süren türden. Kahvaltı için Calle de Hortaleza’da bulunan La Espanola adlı mekanı araştırmalarım sonucu buldum. Burada söylediğiniz menü içerisinde kahve, yoğurt, kahve dahil olarak geliyor. Aleman ve Espanol olarak iki menü aldım ve toplamda 12 Euro ödedim. Mekan ve yiyeceklerin lezzetleri fena değildi. Alternatifiniz yok ise gelinebilir.
MADRİD GEZİLECEK YERLER
Madrid için toplamda 2-3 günlük süre şehri gezmek ve lezzetlerini tatmak için yeterli olacaktır. Konaklama yerinizi ‘Sol’ meydanına yakın bir yerlerde yapabilirseniz ulaşıma ekstra ücret ödemeden şehri rahatlıkla keşfedebilirsiniz.
PUERTA DEL SOL: Sol meydanını şehri gezmek için merkez olarak alabilirsiniz. Burası Madrid şehrinin en gözde ve en popüler meydanı. Madrid’in simgelerinden biri olan ‘Çilek yiyen ayı heykeli’ de bu meydanda bulunuyor. Madrid Başbakanlık Ofisi’de bu meydan da bulunuyor. Bu ofisinin hemen önünde ise İspanya’nın ulusal karayolu sisteminin başladığı sıfır noktası bulunuyor. Bu meydana 2 nolu kırmızı metro hattını kullanarak ulaşabilirsiniz.
PLAZA MAYOR: Plaza Mayor, Madrid’in en büyük ve ünlü meydanlarından bir diğeri. 1620 yılında III. Felipe döneminde açılan bu meydan şehrin en uğrak noktalarından bir tanesi. Plaza Mayor, 2017 Ekim ayından önce tamamen çim ile kaplıymış. Eski fotoğraflarını görünce keşke öyle kalsa demedim değil. Daha önceden bu meydanda boğa güreşleri, düğünler ve idamlar yapılırmış. Belirli zamanlarda da pazar yeri olarak kullanılırmış. Şu an halen Pazar yeri olarak kullanılma durumları oluyor. Ben bir tanesi denk geldim oldukça keyifliydi. Plaza Mayor’un gezmeye başladığınızda yapılardan bir bölümünün farklı olduğunu göreceksiniz. Fırıncının Evi olarak adlandırılan ve İspanyolcada ‘Casa de la Panaderia’ olarak ifade edilen bu yapı 1670 ve 1790 yıllarında geçirdiği iki yangın ile tahrip oluyor. Çeşitli dönemlerde farklı sanatçılara yaptırılan bu bina en son halini 1992 yılında alıyor. Meydanı herhangi bir ücret ödemeden gezebiliyorsunuz. Plaza Mayor’a Sol meydanına 5 dakikalık yürüme mesafesinde yer alıyor.
BOTİN RESTAURANTI (Sobrino de Botin): Dünyanın sürekli çalışan en eski restoranı olan ‘Sobrino de Botin’, Plaza Mayor’un hemen arkasında bulunuyor. Sobrino de Botin’in sokağında bulunan birçok restoran yaklaşık iki asırlık ömre sahip. Bu mekan için mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Mekan hakkında detaylı bilgi için > http://www.botin.es
IGLESIA DE SAN ISIDRO: 1664 yılında açılan San Isidro el Real, Madrid’in merkezinde yer alan ve Plaza Mayor’a oldukça yakın barok kilise. Görülmesi çok önemli yerlerden biri değil. Vaktiniz var ise görülecek yerlerden bir tanesi. Kiliseye giriş ücretsiz.
ALMUDENA KATEDRALİ: Madrid’e gelen turistlerin en uğrak yerlerinden bir tanesi olan Almudena Katedrali, Kraliyet Sarayı’nın hemen yanında yer alıyor. Roma Katolik Başpiskoposluğunun merkezi olan bu katedral, 400’ün üzerinde sütuna inşa edilmiş ve ülkedeki en büyük crypt (Kripta, bir binanın tabanının altındaki taş bir odadır. Genellikle tabutlar, lahitler veya dini eserler içerir) olarak kabul ediliyor. Katedralin içerisinde Hz. Meryem’in kentteki en eski görüntüsü olan Zambaklı Meryem görseli de yer alıyor.
BASALICA PONTIFICA DE SAN MIGUEL: 1745 yılında tamamlanan bu bazilika, sanatsal açıdan Madrid’de az sayıda olan yapılardan bir tanesi. Günümüzde Opus Dei rahipleri tarafından yönetilen bazilikayı kış aylarında hafta içi 09:30-13:30 ile 17:30-21:00 saatleri, yaz aylarında ise 09:45-13:15 ile 18:00-21:15 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz. Detaylı bilgi için > http://www.bsmiguel.es/eng-contenido
IGLESIA CATEDRAL DE LAS FUERZAS ARMADAS DE ESPANA: 1671 yılında yapılan bu kilise dışarıdan etkileyici bir mimariye sahip olmamasına karşın içerisi güzel bir mimariye sahip. Bu mekana iç mimarisini görmek için beş dakikanızı ayırmanız yeterli olacaktır. yeterli. Kiliseye giriş ücretsiz.
MERCADO DE SAN MİGUEL: ‘Mercado de San Miguel’, gezdiğim ülkeler arasında gördüğüm en modern pazarlardan bir tanesi. Bu pazara mutlaka aç gelmelisiniz. Birbirinden farklı tapas çeşitlerini bulabileceğiniz bu pazarda deniz ürünlerinden, peynir çeşitlerine, tatlılardan, meyvelere, biralardan ızgara türlerine kadar yemek üzerine her şeyi taze taze bulabilirsiniz. 1915 yılında açılan bu pazarı mutlaka görün derim. Pazar ‘Sol’ meydanında 5-10 dakikalık yürüyüş mesafesinde.
KRALİYET SARAYI: Bu yapı halen İspanya Kraliyet Ailesi’nin resmi ikamet adresi olarak kabul ediliyor. Dünyanın önemli yapıtları arasında kabul edilen ve barok tarza sahip olan Kraliyet Sarayı, 135 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu ve sarayda 3.500’e yakın oda bulunuyor. Sabah 10 ile akşam 6 arası açık olan Kraliyet Sarayı’na giriş ücreti 4 Euro. Kraliyet Sarayı’nın içerisinde bulunan askeri silah müzesi gezilecek diğer yerlerden bir tanesi.
JARDINES DE SABATINI: Kraliyet Sarayı’nın hemen yanında yer alan güzel bir park. Bu alan 1930’lu yıllarda ahır olarak kullanılmaktaymış. Jardines de Sabatini’den gün batımını izlemek oldukça güzel.
CERRALBO MUSEUM: Madrid’in en az bilinen müzelerinden biri olan Cerralbo Museum, Neo-Barok ve Rokoko tarzında bir mimariye sahip. Cerralbo Marki’si ve çocukları Villa-Huerta Markizleri tarafından toplanan sanat eserlerinin sergilendiği bu müzede 50.000 binden fazla nesne bulunuyormuş. Bu müze 2008 yılında Avrupa Birliği tarafından koruma altına alınmış. Müzeyi Salı-Cumartesi günleri 09:30-15:00 saatleri arasında 3 Euro ödeyerek gezebilirsiniz. Müze Perşembe günleri 17:00-20:00 arasında ise ücretsiz olarak gezilebiliyor.
DEBOD TAPINAĞI: Antik bir Mısır tapınağı olan Debod, Madrid’de gün batımının en güzel izleneceği yerlerden bir tanesi. Plaza de Espana’nın hemen karşısında bulunan bu tapınak 1968 yılında Mısır hükümeti tarafından Madrid’e bağışlanmış ve 1972 yılında ziyarete açılmış. Bu tapınak Mısır’ın ülke dışarısında yer alan dört tapınağından bir tanesi. Tapınağın çevresinden bulunan havuzlar doldurulduğunda ve ışıkları yakıldığında özellikle gün batımında mutlaka görülmesi gereken bir manzaraya sahip oluyor. Tapınağa giriş ücretsiz.
SANTİAGO BERNABEU: 1947 yılında inşa edilen ve Real Madrid’in stadı olan Santiago Bernabeu, Madrid’de görülmesi gereken yerlerden. İsmini kulübün eski başkanlarından Santiago Bernabeu Yeste’den alan bu stat 81.000 kişilik seyirci kapasitesine sahip. Şehrin biraz dışında olmamasına karşın metro ile ulaşım oldukça kolay. Stada ulaşmak için 10 numaralı mavi hatta binebilirsiniz. Stadın adında bir durak olduğundan istasyonu bulmak oldukça çok kolay. Girişin 25 Euro olduğu Santiago Bernabeu’yu gezmek yaklaşık olarak 1 saat civarında sürüyor.
LAS VENTAS: 1931 yılında açılışı yapılan ve yaklaşık 24.000 kapasiteye sahip ünlü boğa güreşi arenası Las Ventas, neo-mudejar tarzıyla yapılan bir mimariye sahip. Arena sadece pazar günleri açık. Buraya ulaşmak için metroda 5 nolu hatta binerek (Alameda da Osuna yönüne bineceksiniz) Ventas durağında inebilirsiniz.
PLAZA DE ESPANA: Madrid’in merkezinde yer alan bu meydan aynı zamanda bir park özelliğine sahip. Bu meydanda Don Kişot’un yazarı Miguel de Cervantes Saavedra’nın heykeli yer almaktadır.
GRAN VIA: Madrid’in en lüks mağazalarının bulunduğu cadde olarak bilinen Gran Via, İspanya’nın Brodway’i olarak anılmaktadır. İspanya’nın gece hayatı merkezi denebilir. 1,5 kilometrelik uzunluğa sahip olan bu cadde 1924 yılında cadde yapılmış. Gran Via’da yürürken binaların mimarisine hayran kalacağınıza kuşkum yok. Birçok devlet kurumunun merkezinin bulunduğu bu cadde de meşhur Metropolis binası da bulunuyor. Günü her saati hareketli olan bu cadde, sol meydanına 5-10 dakikalık yürüyüş mesafesinde.
PLAZA DE CİBELAS: Gran Via’nın hemen 250 metre aşağısında bulunan bu cadde özellikle kutlamalar olduğundan şehrin merkezi haline geliyor. Caddenin hemen ortasında mermer heykellerden oluşan bir çeşme yer alıyor. Bank of Spain, Palacio de Buenavista, Palacio de Linares ve Kibele Sarayıbu meydanda bulunuyor.
LA CASE DE PAPEL: La Casa de Papel dizisine konu olan İspanya Merkez Bankası Madrid’de bulunuyor. Buranın adresinin internetten bularak gittim ama maalesef içeri almadılar. Çevresinde girilebilecek birçok yol araştırmama karşın herhangi bir giriş yolu bulamadım. Siz bulursanız mutlaka bana haber yazın 🙂
MARKET FİYATLARI
Her yazımda olduğu gibi bu yazımda da market fiyatlarını vereceğim. Marketler özellikle şehrin mali yapısını anlamak için oldukça iyi bir araç. Şehrin birkaç marketinden derlediğim fiyatlar şöyle;
Domates (1 Kilo) 1,95 Euro, Patates (1 Kilo) 1,25 Euro, Meyve Suları (1 Litre) 1,35-1,95 Euro, Makarna (1 Kilo) 0,59-1,15 Euro, Ayçiçek Yağı (1 Litre) 1,49-1,72 Euro arasında değişiyor.
KONAKLAMA
Madrid’e geldiğimde AirBnb’den ev kiralamıştım. Kalacağım yerin lokasyonunu yazıda da önerdiğim gibi ‘Sol Meydanı’na yakın seçemeye çalıştım ve bunun için en uygun yerin Hortaleza Caddesi (Calle Hortaleza) olduğunda karar kıldım. Bu şekilde birçok cadde olmasına karşın bu caddeyi hem merkezi olması hem de güvenlik açısından tavsiye ederim. Hortaleza Apartment’da kaldığım Dubleks daireye iki gün için toplamda 100 Euro ödedim. Rezervasyon ve diğer tüm işlemleri ise booking.com üzerinden hallettim.
MADRİD HAKKINDA KISA TAVSİYELER
- Şehrin gece hayatını mutlaka yaşayın,
- Sol Meydanı’nda bulunan ve 1894 yılında beri açık olan La Mallorquina pastanesinde tatlı yiyin,
- Real Madrid’in harika stadını ziyaret edin,
- Kahvenizi alarak Debod Tapınağı’ndan gün batımını izleyin,
- Plaza de Mayor’da kurulan pazarlarda kaybolun,
- Gran Via caddesini özellikle gece baştan başa yürüyün,
- Cel Asador de Aranda’da et yemeği yiyin,
- İmkanınız olursa Real Madrid veya Atletico Madrid’in bir maçına gidin,
- Madrid’in ara sokaklarında rotanız olmadan gezin,
- Mercado de San Miguel’deki taze atıştırmalıkların tadına bakın,
- Plaza de Mayor’un arkasındaki iki asırlık restoranlarda yemek yiyin,
- Flamenko gösterisine gidin,
Bir yanıt yazın