“Hikaye Anlatmak” ve “Deneyim Yaşatmak”…
Sanırım pazarlamanın fark yaratan ayrımlarından bir tanesi. İkisi arasında öylesine büyük sırlar gizli ki…
Eğer anlatılan hikaye birde deneyime dönüştürülebiliyorsa sanırım pazarlama dünyasının 51. Bölgesine çoktan girmişsiniz demektir 🙂
Efendim gelelim konumuza…
Fujifilm Türkiye, İstanbul, Ankara ve İzmir’de “Sokak Fotoğrafçılığı X-Workshop” isimli etkinlikler düzenliyor. Bu etkinliklerde kentin tarihi sokaklarını ve meydanlarını gezerken Fujifilm X gövde ve objektiflerini tüm gün sınırsızca deneme ve Fujifilm’in deneyimli eğitim kadrosundan sokak fotoğrafçılığı hakkında bilgi alma fırsatını yakalıyorsunuz. Özellikle aynasız fotoğraf makine sistemlerini merak ediyor ve fotoğrafçılıkta yeni teknolojileri tanımak istiyorsanız bu etkinlik ayrı bir keyfe dönüşüyor. Etkinliğe katılmak için ise hayatınızda birkaç defada olsa fotoğraf makinesi kullanmış olmanız yeterli 😉
Geçtiğimiz haftalarda bende bu adresten başvurumu yaparak “Sokak Fotoğrafçılığı X-Workshop” etkinliğinin İzmir ayağına katıldım. Fotoğraf çekmenin keyfini deneyimli eğitmenler eşliğinde sokaklarda yaşamak istedim. Tamda isteğime doğru yola koyulmuştum ki malum pazarlamacı kimliğim her zaman olduğu gibi beni yine yalnız bırakmadı. Napalım, bizde birlikte yola koyulduk.
Mayıs ayının bir Cumartesi günü çok sevdiğim arkadaşlarımla birlikte etkinlik için saatler 10:30’u gösterdiğinde Fujifilm’in İzmir’de yakın zamanda açtığı Showroom’un da olduk.
Showroom’a girdiğimiz ilk an Fujifilm’in güler yüzlü çalışanları ile karşılaştık – hafta sonu sabahı güler yüzün değeri çok anlamlıdır-. Hemen ne içmek istediğimizi sordular. Birer çay istedik. O sıra biraz fotoğraf makinelerini inceledik.
Katılımcıların hepsi gelince yavaş yavaş eğitim salonuna geçtik ve workshop’a başladık. Fujifilm’den Ediz Han Eren kısa bir konuşma yaptıktan sonra eğitmen Nilay İşlek fotoğrafçılık dünyasından ve bu dünyadaki gelişmelerden çok kısa olarak bahsetti. Hemen ardından kısa bir mola verdik. Mola sırasında ise Fujifilm X gövde ve objektiflerimizi alıp incelemeye başladık. O sırada workshop’un ikinci bölümü başladı ve çok detay olmamakla birlikte herkese makinelerinin nasıl kullanabileceği ve özellikleri anlatıldı.
Daha sonrasında İzmir’i keşfe doğru yola koyulduk. Eski hanlar, tarihi oteller, Kemeraltı’nın cezp edici tarihi, sergiler derken dolu dolu ve doyurucu bir gün geçirdik. Açıkça söylemek gerekirse günlük hayatın telaşesi arasında ne de çok şeyi gözden kaçırmışım.
Ah Hüseyin ahh!
Gözden kaçırdığım bir çok güzelliği ise kısacık bir zaman diliminde de olsa Fujifilm x200’ün vizöründen görme fırsatını yakaladım.
6-7 saatlik dilimde neler görmedim ki?
- Eski hanlara gidip tarihi içime çektim,
- Pasajlara girip sergileri gezdim,
- Sokağın tertemiz ve samimiyet dolu insanlarıyla hayatımdaki en anlamlı zaman dilimlerinden birini yaşadım,
- Hisarönünde tam 43 yıldır aynı çınar ağacının altında ayakkabı boyacılığı yapan Muzaffer amcayı tanıdım,
- Kemeraltı’na bir çok kez gitmeme rağmen hiçbir zaman görmediğim ve tam bir tarih kokan “Yeni Şükran Oteli”ndeki hikayelere tanıklık ettim,
- Kemeraltı’nın meşhur turşucusunda enfes bir turşu suyu içtim,
- Yeni Şükran Oteli’nde Canip amcanın dolu dolu hayatına kısa bir ziyaret yaptım,
- Kameraları görünce kendinden geçen sokağın haylaz çocuğu Salih’te uzun zamandır aradığım gerçek neşeyi gördüm,
- Kemeraltında onlarca polise rağmen en güzel pozu yakalamak için -kısa mesafede olsa ( 15 metre J)- topluca koşmanın heyecanını yaşadım,
Kısacası İzmir’in bambaşka bir dünyasını gördüm ve bunların hepsini Fujifilm’in vizöründen gördüm. Kısacık bir zaman diliminde de olsa Fujifilm’in etkinliği sayesinde ne kadar çok şeyi deneyimledim.
Buyrun size marka bağlılığı, ürün deneyimi, yeni müşteri alanı ve hep marka ile anlatacağı harika bir hikayesi olan tüketiciler.
Böylesine marka ile bütünleşme yaratan bir etkinliği yüz binlerce liralık bir gazete reklamı ile ölçümlerseniz sizce hangisi daha etkili olur? Cevabı siz verin…
Söylemek gerekir ki Fujifilm işin içerisine samimiyetini koymuş. En önemlisi ve en zoru da bu değil mi zaten? Ürün deneyimi etkinliğin içerisinde öylesine güzel tasarlanarak konumlandırılmış ki bunun bir pazarlama aktivitesi olduğunu hissedecek tek bir küçük ibare dahi mevcut değil. Çünkü amaç direk olarak bu değil. Eğer “Sokak Fotoğrafçılığı X-Workshop” un bir etkinliğine katılırsanız bunu deneyimleme fırsatı bulabilirsiniz.
Ne demiş Tom Fishburne; “En iyi pazarlama, kendisini pazarlama gibi hissettirmeyendir.”
Sonuç olarak Fujifilm harika bir deneyim pazarlaması örneği ortaya koymuş. Marka ve ürün ile birlikte bu deneyimleri yaşatabilmek çok değerli. Bu zamanda unutulan ama en önemli farkı yaratan “Hikayenin deneyimlenmesi” bütünleşmesini ujifilm çok iyi başarmış.Tebrikler!
Bu arada tüm bize eşlik eden Ediz Han Eren, Nilay İşlek, Nilay Uluğ ve Berçem İçme’ye de çok teşekkürler.
—– OBJEKTİFİMDEN —–
Bir yanıt yazın