Jakarta Hakkında Tavsiyeler ve Notlar

Dünya üzerinde gezilecek o kadar yer varken benim burada ne işim var diyebileceğiniz bir yerden yani Jakarta’dan merhaba 😊

Singapur’a kadar gelmişken burası da Singapur’a 1,5 saatlik uçuş mesafesindeyken dedim bir Jakarta’yı da göreyim ve atladım uçağa.  İndiğim andan itibaren anladım ki burası kaoslar şehri. Ayrıca bir o kadar da fakir bir ülke. Açıkçası burası turistik olarak için gezilecek bir destinasyon değil ama işte içimdeki macera tutkusu buralara kadar getirdi beni. Jakarta’yı önerir miyim derseniz buraya gezmek için gelmeye gerek yok ama geliyorsanız da bu yazı sizler için.

Jakarta, Güneydoğu Asya’nın en kalabalık ülkesi. Aynı zamanda da Endonezya’nın başkenti ve en büyük şehri. Buranın merkezi nüfusu yaklaşık 11 milyon fakat metropol alanlarıyla birlikte 30 milyonu geçiyor. Jakarta’nın metropol alanı Jabodetabek olarak da adlandırılıyor. Bazı araştırmalara göre 2040 yılında Jakarta’nın Tokyo’yu geçerek dünyadaki en fazla nüfusa sahip şehri olacağı da söyleniyor. Şehirde doğup büyüyen yerli halkın kültürüne ise “Betawi” denilmekte.

Bana sorarsanız Jakarta’yı kuru mevsimlerde ziyaret etmek, şehri keşfetmek açısından daha ideal. Genellikle Mayıs ile Eylül ayları arasında süren bu dönemlerde yağış ve nem miktarı daha az olduğu için hava daha serin hissediliyormuş. Bu sayede şehri gezmek de daha keyifli olabilir yoksa nem oranı yüksek bir şehirden bahsediyoruz.

Jakarta aslında dünyada trafiği ile ünlü olan bir şehir. Dünyada en kaos trafiğe sahip olan şehirler arasında ilk 5 içerisinde hatta bazen ilk sıralara kadar da çıkıyor. Gerçekten de biraz şehirde gezmeye başlayınca trafik sıkıntısını anlıyorsunuz. İlk önerim de tam burada gelsin. Havalimanına gidişiniz için önerim en az 3 saat önceden yola çıkmanız olur çünkü trafik olduğunda alternatifte yollar da olmadığından ciddi bir zaman kaybı yaşayabilirsiniz. Ben 2,5 saat kala yol çıkmıştım ama o halde dahi zor yetiştim.

Jakarta’da halkın çoğunluğu Müslüman. Bununla birlikte Hristiyan, Hindu ve Budist topluluklar da burada oldukça fazla. Burası 13 tane nehir üzerine kurulu bir şehir. Jakarta, iklim değişikliği ve çökme riski nedeniyle dünyanın en hızlı çöken şehirlerinden bir tanesi. Ülke her yıl 15-20 cm daha sular altında kalıyormuş. 2045 yılında ülkenin tamamının sular altında kalacağı için hükümet başkenti Nusantara’ya taşımaya karar vermiş. Nusantara’yı biraz araştırdığımda ise şu an burasının fütüristik bir şehir olarak tasarlandığını da belirteyim.

Endonezya’da gezerken tuk tuk’lara binerek bir yerden bir yere gitmeniz güzel olabilir yani tavsiye ederim. Sadece fotoğraf çekmek için ise tuk tuk pencerelerinden telefonunuzu dışarı çıkarmayın ya da çıkaracaksanız çalınmaya karşı dikkatli olun derim.

Havalimanına indiğinizde sağlık ve gümrük deklarasyonu dolduruyorsunuz. Oldukça basit bir işlem ve internet üzerinden yapıyorsunuz. O yüzden internetinizin havalimanında açık olması iyi olur.

Jakarta’da gece hayatı ise CIKINI denen kısımda dönüyor. Gitmek isterseniz burada birçok mekan var.

Jakarta’da Nerede Kaldım

Açıkçası Jakarta ile ilgili önceden az da olsa bir şeyler araştırdığım için kalacağım yer konusunda hiç riske girmek istemedim. Bundan dolayı ibis Jakarta Raden Saleh’de kaldım. Oldukça keyifli ve güzel hizmeti vardı. O yüzden burada konaklamanızı tavsiye ederim.

Jakarta’da Taksi Kullanımı

Asya’nın birçok ülkesinde olduğu gibi, Jakarta’da da şehir içi ulaşımda en çok tercih edilen ulaşım uygulamaların başında Grab geliyor. Maxim’de kullanılan bir diğer uygulama ama en popüleri Grab. Hem taksi hem de motosiklet seçenekleri var ama hijyenden dolayı motosiklet kullanmanızı çok önermem. Uygulama dışında ise Bluebird taksileri de kullanabilirsiniz. Gayet güvenli ve temiz. Buranın akredite taksileri gibi düşünebilirsiniz. Onun dışında tüm ulaşımınızı Grab üzerinden çözmeniz her açıdan faydalı olur. Havalimanından otelime 275.000 Rupi civarlarında tutuyor. Yüzde 15 eksi, artı olabilir bu arada.

Jakarta’da Gezilecek Yerler

Açıkçası Jakarta’daki gezilecek yerler için bir gün çok rahatlıkla yeterli olur kanısındayım. İkinci gün ise daha keşif odaklı gezebilirsiniz ama her zaman gezerken eşyalarınız açısından dikkatli olmanızda fayda var. Gezdiğim süre boyunca baya fazla ara sokaklara girdim ve bir sıkıntı yaşamadım ama şehir organik olarak biraz tedirgin eden bir yapıya sahip olduğu notumu paylaşmak istedim.

Ulusal Anıt – Monumen Nasional

Ulusal Anıt (Monumen Nasional ya da kısaca Monas), Endonezya’nın bağımsızlık mücadelesini simgeleyen en ikonik yapılardan bir tanesi. 132 metre yüksekliğindeki bu dev anıt, 1945 yılında kazanılan bağımsızlığı onurlandırmak amacıyla inşa edilmiş ve Jakarta’nın tam merkezine yerleştirilmiş. Anıtın en dikkat çeken kısmı ise tepesindeki “Altın Alev” (Flame of Independence) heykeli. Bu alev, tam 35 kilogram saf altınla kaplıymış. Aynı zamanda da bağımsızlık ateşinin asla sönmeyeceğini sembolize ediyormuş. Buraya giriş ise ücretli ve bilet fiyatı 10-15 TL civarında bir rakam.

Kota Tua (Eski Şehir)

Kota Tua belki de Jakarta’nın gezilecek güzel yerlerinden bir tanesi. Burası şehrin kalbinde yer alan, şehrin sömürge dönemine ait geçmişini canlı şekilde yansıtan tarihi bir bölge. 17. yüzyılda Hollandalılar tarafından kurulan bu bölge, o zamanlar “Batavia” olarak adlandırılıyormuş. Bu bölgeyi isterseniz bisiklet kiralayarak da gezebilirsiniz ama bence yürüyerek gezmek en güzeli, zaten büyük bir yer de değil. Fatahillah Meydanı buranın popüler meydanı fakat çevresinde de bir o kadar kaos hayatı mevcut. Burada özellikle akşamları sokak sanatçılarının daha fazla olduğunu da söyleyeyim.

İstiklal Camisi

İstiklal Camii sadece Endonezya’nın değil, tüm Güneydoğu Asya’nın en büyük camisi. Bu yapı Endonezya’nın bağımsızlığını simgeliyor ve adı da Arapça “bağımsızlık” anlamına gelen Istiqlal kelimesinden geliyor. Cami, bir Hristiyan olan Friedrich Silaban tarafından tasarlanmış. Bu durum, Endonezya’nın dini hoşgörüsünün ve birlikte yaşama kültürünün bir göstergesi olarak öne çıkan özelliklerinden biri olarak gösteriliyor. Burası Katolik Jakarta Katedrali’nin tam karşısına inşa edilmiş. Bunun anlamı ise İslam ve Hristiyanlık sembolleri, başkent Jakarta’nın merkezinde yan yana durarak bir barış mesajı vermesi olarak geçiyor. Camideki ana kubbe, 45 metre çapında. 1945’te kazanılan bağımsızlığı simgelemek için yapılmış. Minarenin yüksekliği ise 66 metre. Bu da Kur’an-ı Kerim’deki 66 sureye gönderme yapmak için bu şekilde inşa edilmiş. Caminin devasa kapıları üzerinde, Mekke ve Medine’ye bakan yönleri belirten ince detaylar işlenmiş. Camiyi çıplak ayak gezdiğiniz için burası için ayrı bir çorap yanınızda olursa iyi olur. Erkekler şort vb. giysi ile giremediği için girişte turist bilgi ofisinden kıyafet alabilirsiniz ve buradaki rehberler ile de gezebilirsiniz. Gezi bitişinde de küçük bir bahşiş beklediklerini de belirteyim. Burayı ortama 45 dakika içerisinde rahatlıkla gezebilirsiniz.

Jakarta Katedrali (Gereja Katedral Jakarta)

Jakarta Katedrali, resmi adıyla Gereja Katedral Santa Perawan Maria Diangkat ke Surga, Endonezya’nın başkentindeki Katoliklerin en kutsal yapılarından bir tanesi. Burası Neo-Gotik tarzda 1901 yılında inşa edilmiş yani öyle yeni bir yapı değil aslında. Katedralin inşasında tamamen yerel iş gücü kullanılmış, ancak tasarımı Hollanda’dan getirilmiş. En dikkat çekici özelliklerinden bir tanesi ise ince ve uzun kulelerinden biri olan “Menara Daud”ın çan kulesi olması. Burada bulunan çanlar, 19. yüzyılda Hollanda’da dökülmüş ve özel olarak Jakarta’ya getirilmiş. Katedralin içinde, el yapımı ahşap oymalar, vitray pencereler ve tarihi org sistemi var ama Avrupa’da gördüklerinizden çok fazla ayrışan bir detaya sahip değil. Burayı da toplamda 15 dakika içerisinde gezebileceğinizi düşünüyorum.

Endonezya Ulusal Müzesi

Bu müze 1868 yılında kurulmuş. Ön cephesinde büyük bir fil heykeli bulunduğu için halk arasında “Fil Müzesi” olarak da biliniyormuş. Bu heykel, 1871’de Tayland Kralı V. Rama tarafından hediye edilmiş. Burada Endonezya’nın 17.000 adasından derlenen kültürel hazineleri keşfedebilirsiniz. Özellikle altın maskeler, Borobudur tapınağından kalıntılar ve geleneksel kıyafet koleksiyonlarını görebilirsiniz. Müzeye giriş ücreti ise 80 TL civarlarında. Burayı yaklaşık 50 dakika içerisinde gezebilirsiniz.

Jakarta’da ne Yenir?

Sokak yemekleri için en yerel yer neresi diye sorduğumda Jalan Sabang cevabını almıştım. O yüzden iner inmez gece rotamı buraya çevirdim. Açıkçası hijyen takıntınız varsa burası size göre değil. Benim öyle takıntılarım yok ama beni dahi zorladı diyeyim siz anlayın. Buranın detay bir vlog’unu da çekmiştim. Gelmeden önce bakmak isterseniz detaylar aşağıdaki videoda. Önerdiğim çoğu yemeği ise bu cadde yerine restoran tarzı yerlerde yerseniz daha sağlıklı olabilir.

Nasi Goreng (Endonezya Kızarmış Pilav)

Endonezya’da yiyebileceğiniz en kültürel yemeğin başında Nasi Goreng geliyor. Aslında tatlı soya sosuyla harmanlanmış baharatlı bir kızarmış pilav yemeği. Üzerine kızarmış yumurta koyuluyor. Ek olarak ise tavuk vb. şeylerde olabilir. Yanında ise çıtır krupuk eşliğinde geliyor. Ben tavuklusunu yemiştim ve beğenmiştim.

Soto Betawi

Jakarta’nın yerel halkı olan Betawi kültürüne ait bir çorba. Hindistan cevizi sütü veya sütle yapılan bu çorba, dana eti, sakatat ve baharatlarla hazırlanıyor ve üzerine limon, sambal ve kızarmış soğan eklenerek servis ediliyor. Benim denediğim yerde açıkçası hiç temiz yapılmadığı için birkaç kaşıktan sonra bırakmıştım. Bu çorba için eğer deneyecekseniz çok çok temiz bir yer olmasını öneririm.

Ketoprak

Endonezya’nın özellikle Jakarta sokaklarında sıkça rastlanan, vejetaryen dostu geleneksel bir yemek. Pirinç keki (lontong), fasulye filizi, tofu ve ince pirinç eriştesiyle hazırlanıyor. Üzerine fıstık sosu, tatlı soya sosu (kecap manis) ve sarımsak eklenerek servis ediliyor. Hafif ve aromalı bir lezzet. Doğru yerde denenebilir.

Sate Betawi

Sate Betawi aslında bildiğimiz tavuk veya et şiş gibi bir şey. Etler baharatlarla marine edilip kömür ateşinde pişiriliyor ve ardından Hindistan cevizi sütüyle yapılan özel bir fıstık sosuyla servis ediliyor. İşte bu sosu aşırı kullandıklarında bence et biraz lezzetsiz oluyor ama siz bence yarısını orijinal yarısını da az soslu isteyin derim. Sosu gerçekten çok yoğun oluyor. Evet, hafif ama yine de et tadının çok fazla önüne geçiyor.

Martabak (İçi Doldurulmuş Krep)

Martabak hem tatlı hem de tuzlu olabiliyor. Peki bu yemek ne derseniz şöyle açıklayayım. Tatlı martabak; çikolata, fıstık, muz ve yoğun sütle doldurulan kalın bir krepken, tuzlu versiyonu yumurta, kıyma, soğan ve baharatlarla hazırlanıyor. Dışı çıtır, içi yumuşak bir yemek. Gece pazarlarında ve sokak tezgâhlarında bol bol bulabilirsiniz.

Pisang Goreng (Kızarmış Muz)

Endonezya sokak lezzetlerinin en basit ama en güzel tatlılarından bir tanesi. Olgun muzlar, hafif tatlı bir hamura batırılarak kızartılıyor ve dışı çıtır, içi yumuşacık bir tat ortaya çıkıyor. Üzerine rendelenmiş peynir, çikolata sosu ya da yoğun süt de eklenebiliyor.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *