Marka Vaatlerinin Müşteri Deneyimleri ile Uyuşmaması
Markalar, verdikleri haz ile duygusal ve manevi bir doyum sağlarken gerçekte vaat ettikleri gibi mucizevi bir değişim ortaya koymazlar.
Markalar, verdikleri haz ile duygusal ve manevi bir doyum sağlarken gerçekte vaat ettikleri gibi mucizevi bir değişim ortaya koymazlar.
Pazarlamanın ortaya koyduğu vaatlerin tüketicide deneyime dönüştüğü süreç olan satış sonrası hizmetler, markaların rekabet ortamındaki en ayrıştırıcı özelliklerden bir tanesi haline geliyor.
Dijital dediğimiz dünya çok uzun yıllardır hayatımızda olmasına rağmen 2002-2003’den sonra iletişim süreçlerine adaptasyonu ile özellikle markalar için farklı bir boyut kazandı.
Vaadini yerine getiren markalar sadık tüketici kitlelerini yaratıyor, marka değerinin yarattığı nakit gelir döngüsü de şirketlerin yaşayabilmesini de etkileyebilecek düzeyde bir gücü ortaya çıkarıyor.
Çok değil, beş-altı yıl önceyi hatırlayalım. Türkiye’de dijital döngünün başlangıcı sayılabilecek yıllar. Aslında yeni medyanın ve yeni ilişkiler döneminin filizlendiği yıllar. Henüz dijital kültürün oluşmadığı bir dönem. Toplum yapılarına bakıldığında ise kültürlerin ve davranış modellerinin oluşması yıllar süren bir süreç. İşte bu süreç yaklaşık beş yıl önce yep yeni bir evreye girdi. Dijitalin (özellikle sosyal medya) hayatımıza kanalize olması ile birlikte yapısal olarak tamamen farklı bir ilişki dönemi başlamış oldu.
İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte gelenek haline gelmiş pazarlama bakış açılarında da büyük değişimler gerçekleşti. Özellikle pazarlamanın bu dinamiğe uyum sağlama süreci çok daha hızlı ve kolay oldu. Bu uyumun hızlı ve kolay olmasındaki temel neden ise ihtiyaçlar. İnternet, pazarlamanın geçmiş dönemlerde en büyük sorunu ve ihtiyacı olan erişilebilirlik, verimlilik ve ölçümleme sorunlarına çözüm sundu. Geleneksel pazarlama ile dijital pazarlama arasındaki en net ayrımı ise erişilebilirlik, verimlilik ve ölçümleme belirledi. Ayrıca
Marka pazarlamasında temel hedef markanın zihinlerde ayrıştırıcı olarak yer edinilmesini sağlamak (güvenilirlik, farkındalık, vb.) ve süreç içerisinde bunu satışa dönüştürebilecek stratejileri geliştirmektir. Bu süreçte yapılacak faaliyetler ise markanın tüketiciler ile kurulacak ilişki ekosisteminin süresini belirler. İşte tam bu ilişki kurulma aşamasında da markaya olan güven, sadakat ve farkındalık gibi algılar oluşmaya başlar. Yeni dönem pazarlama anlayışında bu algıların oluşmasında kullanılacak olan mecraların, reklam mesajlarının, imajların sadece akılda kalıcılığından ziyade dikkat
BrandFinance tarafından yapılan “Türkiye’nin Değerli 100 Markası” araştırması sonuçlandı. 2012 verileri baz alınarak hazırlanan listeye göre Türkiye’nin en değerli 100 markasının toplam değeri 31 milyar 240 milyon dolar. Türkiye’nin en değeri beş markasının 2013 değerleri toplamı ise 9 Milyar 941 Milyon dolar. Listede bu yıl 11 yeni marka yer alıyor. Geçen yıl listede yer alan 89 markanın 71’i değer kazanırken 18 marka ise değer yitirmiş. Ayrıca listede bu yıl Galatasaray,